10 Eylül 2014 Çarşamba

2. Türk Gençliğinin Bugünü

Bu durum günümüze kadar gelmiş ve gençlik saplandığı bataklıktan hala kurtulamamıştır. Günümüz 
gençliğinin en büyük derdi “gelecek kaygısı” olmuştur. Buradaki gelecek kaygısı ise tamamıyla 
gencin şahsi geleceği ile ilgilidir. Gençlik, toplumun sıkıntıları konusunda üç maymunu oynar hale 
gelmiş, salt şahsını kurtarma derdine düşmüştür. Neticesinde ortaya çıkan sıkıntılarda maalesef 
gençlik kendini yine içinden çıkılmaz kör bir kuyuya atmıştır.
Türk Gençliği günümüzde fiziksel manada zararlı alışkanlıkların batağına saplandığı gibi 
psikolojik, zihinsel ve manen de bir takım sonu çıkmaz yollara sürüklenmektedir. Daha önce de 
belirtildiği gibi artık gençlik çoğunlukla benlik duygusuna yenik düşmekte, yapacaklarını çok fazla 
millet yararı gözetmeden yapmakta ve kendini kurtarma düşüncesine yenik düşmektedir. İnsan 
ve millet sevgisi, toplumsal yardımlaşma ve dayanışma gibi kavramlar gün geçtikçe gençlerin 
bilinçaltlarından dahi silinmektedir. 
Günümüz Türk Gençliğini ve doğal olarak Türk Milletini gelecek adına kaygıya düşüren çok daha 
farklı bir konu daha vardır. Türk Gençliğinin tamamı zararlı alışkanlıkların pençesinde değildir. 
Gençliğin tamamı sadece şahsını düşünen, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetine sahip 
değildir. Türk Gençliği içerisinde her zaman olduğu gibi günümüzde de saf niyetli; yüreğinde 
insan, millet, vatan sevgisi olan, çevresindekilere ve devletine hizmet etmek isteyen bir gurup 
genç vardır. İşte Türk Gençliği üzerindeki asıl oyun bu noktada başlamaktadır. Tarihinin en 
sıkıntılı dönemini yaşayan, dört bir yanı içerden ve dışarıdan sarılmış olan Türk Milleti ve Türkiye 
Cumhuriyeti Devleti üzerine plan yapanlar bu noktada, manevi hassasiyeti olan Türk Gençliğini 
büyük bir anaforun içine hapsetmeye çalışmaktadırlar.
Özellikle dini inanç söylemiyle yapılanmış ve gençleri bu duyguları ile ağına çeken “cemaatleşmeler” 
bu oyunların başat unsurudur. Türk Gençliğine İslam’ı anlatma ve yaşatma görevini “sözde” 
üstlenen bu cemaatler, gençleri yanlış dini bilgiler doğrultusunda, küresel bir oyunun içine çekmeye 
çalışmaktadırlar. Bu cemaatler gençlere, önemli olanın dini inancı yaşamak olduğunu, gerisinin ise 
çok fazla önem taşımadığını vermektedirler. Burada geçen “din” ise aslında kendileri tarafından 
çizilmiş bir çerçeveden başka bir şey değildir. Dinimizin temel esasları gençlere öğretilmeden 
küresel siyasi çıkarları doğrultusunda bilgiler ve yaşam tarzı verilmektedir. Özellikle gençler milli 
duygularından soyutlanmakta ve tarihine yabancılaştırılmaktadır. Gençler salt “ümmet” anlayışına 
yönlendirilmekte, mensubu oldukları milletin çıkarlarını savunmaktan ve örfünü yaşamaktan 
alıkoyulmaktadır.
Dinimizin emrettiği vatan ve millet sevgisi ve müdafaası bu cemaatlerin beyinlerini yıkadığı 
gençler tarafından adeta “ırkçılıkla” eşdeğer sanılmaktadır. Böylece gençlere evrensel tek tip bir 
kimlik verilmekte ve milli kültürümüz yok edilmeye çalışılmaktadır. Tüm Türkiye’de ve dünyanın 
birçok yerinde belirli güç unsurlarınca teşkilatlandırılan bu cemaatler, özellikle Türkiye’de 
görevlerini yoğun bir şekilde yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’nin merkezinde olduğu 
coğrafyayı yeniden şekillendirmeye çalışan güç odakları bu noktada oluşturdukları cemaatler 
sayesinde bugünün gençlerinin yarının yetişkinlerinin yani yöneticilerinin milli hissiyatlarını 
zayıflatmaktadırlar.
Bu cemaatler, gençlerin milli duygularına zarar verdikleri gibi İslam anlayışını da 
farklılaştırmaktadırlar. Allah’ın “İslam’ı yayma emri”, bu cemaatler tarafından, dinimizce
bozuldukları beyan edilen diğer dinlerle “diyalog” şekline dönüştürülerek dinler arasında ortak 
bir çizgi belirlenmeye çalışılmakta ve İslam’ın temel felsefesi bozulmaktadır. Bütün bunların 
neticesinde, tarihe Türklük ve Müslümanlığı ile mühür vurmuş olan Türk Milleti ve onun yegâne 
geleceği gençler dar kalıplara hapsedilmekte ve etkisizleştirilmektedir.
Gençleri dini inanç noktasında ağına çeken bir diğer yapılanma ise Hıristiyan cemaatleşmelerdir. 
Türklerin Anadolu’ya gelişiyle birlikte başlayan misyoner faaliyetler özellikle son yıllarda 
artmıştır. Türk Gençliği, Hıristiyan misyonerlerce farklı yaklaşımlarla etkilenmekte ve 
Hıristiyanlaştırılmaktadır. “Diyalogcuların” faaliyetleri sebebiyle etkisizleştirilmeye çalışılan Türk 
Kültürü misyonerlere karşı savunmasını gün geçtikçe yitirmektedir. Sonuçta son yıllarda binlerce 
Türk genci Hıristiyanlaşmıştır.
Görülmektedir ki; Türk Gençliği maddi ve manevi büyük bir buhrana doğru sürüklenmektedir. 
Türk Milleti tarihin her safhasında dış güçlerin oyunlarıyla uğraşmak zorunda kalmış ve tarihi 
tecrübe göstermiştir ki; hepsinde başarılı olmuştur. Günümüzde de aynı oyunlar farklı tarzlarda 
devam etmektedir. Bu oyunlar ana eksende gençler üzerinden yürütülmektedir. Türk Gençliğinin 
milli ve manevi duyguları yok edilmekte böylece Türk Milleti geleceğe umutla bakamaz hale 
getirilmektedir.
Günümüz Türk Gençliğinin içerisinde milli ve manevi hassasiyetlerini tam anlamıyla koruyan; 
Türkiye ve Türk Milleti üzerindeki oyunların farkında olan; geleceğin Türkiye’sini şekillendirmede 
kendini baş sorumlu görüp o doğrultuda çalışan; Türk Gençliğinin sorunlarının çözümünde öncü, 
önder ve örnek olacak olan bir tek gurup vardır:
Ülkücü Gençlik…
Ülkücü Türk Gençliği misyonunun ve vizyonunun farkında bir şekilde her zaman olduğu gibi 
bugün de Türk Milletinin geleceği adına çabalamaktadır. “Ülkü Ocakları” Müslüman Türk Gencinin 
milli-manevi şuurlanmaya ulaşabildiği yegâne yapılardır. Müslüman Türk Genci, yemeğin ocakta 
piştiği gibi, “Ocaklarda” pişmekte maddi ve manevi donanımını kazanmaktadır. Ülkücü gençlik 
donanımlarıyla diğer gençlik kesimine liderlik vazifesini üstlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 
kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 yılında “Lider Ülke Türkiye”’ye ulaşmak için Ülkücü 
gençlik her türlü çabayı sarf etmeye hazır görünmektedir. Fakat bununla beraber Türk Gençliğinin 
tamamını topyekûn bir kalkınma ve bilinçlenmeye götürebilmek için sadece bunlar yeterli değildir. 
Her şeyden önce gençliği eğitme konusunda sağlam bir siyasi iradeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Son yüz elli yıl içerisindeki tarihi tecrübeler göstermiştir ki; Türk Gençliği Türk siyasi tarihine 
büyük etkiler bırakmıştır. Gençliğin hareketlenmeleri daima Türk Milletinde ilgi uyandırmış ve 
toplum genel olarak bu yönde şekillenmiştir. Bazı dönemlerde gençlik, iktidar hırslılarının hedefi 
olmuş ve onların çıkarları doğrultusunda kullanılmıştır. Ama bazen de devletin yönlendirmeleri 
ve gençliğe önem vermesi neticesinde Türk Devletinin ve Milletinin geleceği adına büyük işler 
başarmışlardır. Atatürk dönemindeki uygulamalar göstermiştir ki; istenildiği vakit Türk Gençliği 
milli ülküler etrafında teşkilatlandırılıp devletin ve milletin geleceğine hazırlanabilir. Yine 
özellikle İnönü döneminde de görülmüştür ki; gençliğin potansiyeli bazı dönemlerde siyasi çıkarlar 
doğrultusunda kullanılmıştır. 
2023 Türkiye’sini şekillendirmede ve de Türkiye’yi lider ülke yapmada Türk Gençliğinin 
üstleneceği görev ve sorumluluklar büyüktür. Fakat bununla beraber devletin de gençliğin eğitimi 
ve teşkilatlandırılmasındaki rolü tartışılmazdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder