Bu durum günümüze kadar gelmiş ve gençlik saplandığı bataklıktan hala kurtulamamıştır. Günümüz
gençliğinin en büyük derdi “gelecek kaygısı” olmuştur. Buradaki gelecek kaygısı ise tamamıyla
gencin şahsi geleceği ile ilgilidir. Gençlik, toplumun sıkıntıları konusunda üç maymunu oynar hale
gelmiş, salt şahsını kurtarma derdine düşmüştür. Neticesinde ortaya çıkan sıkıntılarda maalesef
gençlik kendini yine içinden çıkılmaz kör bir kuyuya atmıştır.
Türk Gençliği günümüzde fiziksel manada zararlı alışkanlıkların batağına saplandığı gibi
psikolojik, zihinsel ve manen de bir takım sonu çıkmaz yollara sürüklenmektedir. Daha önce de
belirtildiği gibi artık gençlik çoğunlukla benlik duygusuna yenik düşmekte, yapacaklarını çok fazla
millet yararı gözetmeden yapmakta ve kendini kurtarma düşüncesine yenik düşmektedir. İnsan
ve millet sevgisi, toplumsal yardımlaşma ve dayanışma gibi kavramlar gün geçtikçe gençlerin
bilinçaltlarından dahi silinmektedir.
Günümüz Türk Gençliğini ve doğal olarak Türk Milletini gelecek adına kaygıya düşüren çok daha
farklı bir konu daha vardır. Türk Gençliğinin tamamı zararlı alışkanlıkların pençesinde değildir.
Gençliğin tamamı sadece şahsını düşünen, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetine sahip
değildir. Türk Gençliği içerisinde her zaman olduğu gibi günümüzde de saf niyetli; yüreğinde
insan, millet, vatan sevgisi olan, çevresindekilere ve devletine hizmet etmek isteyen bir gurup
genç vardır. İşte Türk Gençliği üzerindeki asıl oyun bu noktada başlamaktadır. Tarihinin en
sıkıntılı dönemini yaşayan, dört bir yanı içerden ve dışarıdan sarılmış olan Türk Milleti ve Türkiye
Cumhuriyeti Devleti üzerine plan yapanlar bu noktada, manevi hassasiyeti olan Türk Gençliğini
büyük bir anaforun içine hapsetmeye çalışmaktadırlar.
Özellikle dini inanç söylemiyle yapılanmış ve gençleri bu duyguları ile ağına çeken “cemaatleşmeler”
bu oyunların başat unsurudur. Türk Gençliğine İslam’ı anlatma ve yaşatma görevini “sözde”
üstlenen bu cemaatler, gençleri yanlış dini bilgiler doğrultusunda, küresel bir oyunun içine çekmeye
çalışmaktadırlar. Bu cemaatler gençlere, önemli olanın dini inancı yaşamak olduğunu, gerisinin ise
çok fazla önem taşımadığını vermektedirler. Burada geçen “din” ise aslında kendileri tarafından
çizilmiş bir çerçeveden başka bir şey değildir. Dinimizin temel esasları gençlere öğretilmeden
küresel siyasi çıkarları doğrultusunda bilgiler ve yaşam tarzı verilmektedir. Özellikle gençler milli
duygularından soyutlanmakta ve tarihine yabancılaştırılmaktadır. Gençler salt “ümmet” anlayışına
yönlendirilmekte, mensubu oldukları milletin çıkarlarını savunmaktan ve örfünü yaşamaktan
alıkoyulmaktadır.
Dinimizin emrettiği vatan ve millet sevgisi ve müdafaası bu cemaatlerin beyinlerini yıkadığı
gençler tarafından adeta “ırkçılıkla” eşdeğer sanılmaktadır. Böylece gençlere evrensel tek tip bir
kimlik verilmekte ve milli kültürümüz yok edilmeye çalışılmaktadır. Tüm Türkiye’de ve dünyanın
birçok yerinde belirli güç unsurlarınca teşkilatlandırılan bu cemaatler, özellikle Türkiye’de
görevlerini yoğun bir şekilde yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’nin merkezinde olduğu
coğrafyayı yeniden şekillendirmeye çalışan güç odakları bu noktada oluşturdukları cemaatler
sayesinde bugünün gençlerinin yarının yetişkinlerinin yani yöneticilerinin milli hissiyatlarını
zayıflatmaktadırlar.
Bu cemaatler, gençlerin milli duygularına zarar verdikleri gibi İslam anlayışını da
farklılaştırmaktadırlar. Allah’ın “İslam’ı yayma emri”, bu cemaatler tarafından, dinimizce
bozuldukları beyan edilen diğer dinlerle “diyalog” şekline dönüştürülerek dinler arasında ortak
bir çizgi belirlenmeye çalışılmakta ve İslam’ın temel felsefesi bozulmaktadır. Bütün bunların
neticesinde, tarihe Türklük ve Müslümanlığı ile mühür vurmuş olan Türk Milleti ve onun yegâne
geleceği gençler dar kalıplara hapsedilmekte ve etkisizleştirilmektedir.
Gençleri dini inanç noktasında ağına çeken bir diğer yapılanma ise Hıristiyan cemaatleşmelerdir.
Türklerin Anadolu’ya gelişiyle birlikte başlayan misyoner faaliyetler özellikle son yıllarda
artmıştır. Türk Gençliği, Hıristiyan misyonerlerce farklı yaklaşımlarla etkilenmekte ve
Hıristiyanlaştırılmaktadır. “Diyalogcuların” faaliyetleri sebebiyle etkisizleştirilmeye çalışılan Türk
Kültürü misyonerlere karşı savunmasını gün geçtikçe yitirmektedir. Sonuçta son yıllarda binlerce
Türk genci Hıristiyanlaşmıştır.
Görülmektedir ki; Türk Gençliği maddi ve manevi büyük bir buhrana doğru sürüklenmektedir.
Türk Milleti tarihin her safhasında dış güçlerin oyunlarıyla uğraşmak zorunda kalmış ve tarihi
tecrübe göstermiştir ki; hepsinde başarılı olmuştur. Günümüzde de aynı oyunlar farklı tarzlarda
devam etmektedir. Bu oyunlar ana eksende gençler üzerinden yürütülmektedir. Türk Gençliğinin
milli ve manevi duyguları yok edilmekte böylece Türk Milleti geleceğe umutla bakamaz hale
getirilmektedir.
Günümüz Türk Gençliğinin içerisinde milli ve manevi hassasiyetlerini tam anlamıyla koruyan;
Türkiye ve Türk Milleti üzerindeki oyunların farkında olan; geleceğin Türkiye’sini şekillendirmede
kendini baş sorumlu görüp o doğrultuda çalışan; Türk Gençliğinin sorunlarının çözümünde öncü,
önder ve örnek olacak olan bir tek gurup vardır:
Ülkücü Gençlik…
Ülkücü Türk Gençliği misyonunun ve vizyonunun farkında bir şekilde her zaman olduğu gibi
bugün de Türk Milletinin geleceği adına çabalamaktadır. “Ülkü Ocakları” Müslüman Türk Gencinin
milli-manevi şuurlanmaya ulaşabildiği yegâne yapılardır. Müslüman Türk Genci, yemeğin ocakta
piştiği gibi, “Ocaklarda” pişmekte maddi ve manevi donanımını kazanmaktadır. Ülkücü gençlik
donanımlarıyla diğer gençlik kesimine liderlik vazifesini üstlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023 yılında “Lider Ülke Türkiye”’ye ulaşmak için Ülkücü
gençlik her türlü çabayı sarf etmeye hazır görünmektedir. Fakat bununla beraber Türk Gençliğinin
tamamını topyekûn bir kalkınma ve bilinçlenmeye götürebilmek için sadece bunlar yeterli değildir.
Her şeyden önce gençliği eğitme konusunda sağlam bir siyasi iradeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Son yüz elli yıl içerisindeki tarihi tecrübeler göstermiştir ki; Türk Gençliği Türk siyasi tarihine
büyük etkiler bırakmıştır. Gençliğin hareketlenmeleri daima Türk Milletinde ilgi uyandırmış ve
toplum genel olarak bu yönde şekillenmiştir. Bazı dönemlerde gençlik, iktidar hırslılarının hedefi
olmuş ve onların çıkarları doğrultusunda kullanılmıştır. Ama bazen de devletin yönlendirmeleri
ve gençliğe önem vermesi neticesinde Türk Devletinin ve Milletinin geleceği adına büyük işler
başarmışlardır. Atatürk dönemindeki uygulamalar göstermiştir ki; istenildiği vakit Türk Gençliği
milli ülküler etrafında teşkilatlandırılıp devletin ve milletin geleceğine hazırlanabilir. Yine
özellikle İnönü döneminde de görülmüştür ki; gençliğin potansiyeli bazı dönemlerde siyasi çıkarlar
doğrultusunda kullanılmıştır.
2023 Türkiye’sini şekillendirmede ve de Türkiye’yi lider ülke yapmada Türk Gençliğinin
üstleneceği görev ve sorumluluklar büyüktür. Fakat bununla beraber devletin de gençliğin eğitimi
ve teşkilatlandırılmasındaki rolü tartışılmazdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder