10 Eylül 2014 Çarşamba

1969 Adana Kongresi ve MHP’nin Doğuşu

CKMP’nin hem fikrî hem de teşkilâtlanma düzeyinde milliyetçi camiayı temsil etme çabaları 8–9 
Şubat 1969 tarihinde Adana’da toplanan Olağanüstü Büyük Kongresi ile birlikte yeni bir aşamaya 
gelmiştir. 1965–1969 yılları arasındaki bu değişim sürecini “Milliyetçi Hareket Partisi” ismi en 
anlamlı şekilde sembolize etmiştir.
MHP’nin 1969 yılında ortaya çıkışını, Türk milliyetçiliği adına ortaya konan bir siyasî tavır olarak 
kabul etmek gerekir. Bu tavrı, Atatürk’ün ölümüyle birlikte atıl kalan, pasifleştirilen ve sınırlı 
sayıdaki aydınlarımızın zihinlerinde muhafaza edilmeye çalışılan Türk milliyetçiliği fikriyatının, 
saklandığı zihinlerden tekrar çıkarılması ve ataletten kurtarılması şeklinde mütalâa etmek 
mümkündür.
Çok partili hayata geçişle birlikte kurulan, 1945’te Millî Kalkınma Partisi, 1946’da Demokrat 
Parti, 1948’de Millet Partisi, 1952’de Türkiye Köylü Partisi ve 1957’de Cumhuriyetçi Köylü 
Partisi’nin kendi dönemleri içinde Türk siyasî hayatında bıraktığı tesirler MHP’nin gelişme 
zeminini hazırlayan olaylardır. Yukarıda adı geçen bütün bu siyasî partiler millî şef döneminin 
antidemokratik uygulamalarına tepki olarak farklı zaman ve zeminlerde ortaya çıkmışlar, birtakım 
farklılıkları olmakla birlikte hemen hemen hepsi aynı “milliyetçi çizgi” üzerinde siyasetlerini 
geliştirmeye çalışmışlardır. MHP ise ortaya koyduğu ideoloji ile, bu partilerin farklılıklarını ortadan 
kaldırarak onların bir yekûnu ve Türk milliyetçiliği fikriyatının ulaşması gereken tarihî ve tabiî 
sonucu olmuştur. Dolayısıyla MHP’nin doğuşu Atatürk dönemi sonrasında Türk milliyetçiliğinin 
geçirdiği çetin ve sert aşamaların tabiî bir sonucudur. Türk milliyetçiliği, hak ettiği kıymeti 1969’dan 
itibaren MHP’nin ortaya koyduğu siyasî söyleminde bulacaktır.
MHP, diğer partilerde görüldüğü gibi yukarıdan bir emirle kurulmuş veya herhangi bir partinin 
bakiyeleri üzerine oturmuş bir siyasî teşekkül olarak da doğmamıştır. Tam aksine tarihî bir görevi, 
toplumun şartlarına göre, adım adım gerçekleştirme idealini benimseyen, milletin temel değerlerine 
sahip çıkan bir parti hüviyetiyle oluşmuştur.
Bu tarihten sonra MHP yeniden teşkilâtlanma dönemini yaşamıştır. Yine bu süre içerisinde 
“14’ler”den Türkeş’e yakınlığı ile bilinen bazı isimlerin partiden ayrıldığı görülür.
MHP yeni adı ile ilk defa 12 Kasım 1969 seçimlerine girdi. Bu seçimler sonucunda oy oranını 1965 
seçimlerine göre artırmasına rağmen %3.03 oranında oy topladı ve yalnızca Alparslan Türkeş Adana 
Milletvekili olarak Meclise girebildi. Bu dönemde sesini sık sık duyurabilmesine ve örgütlenme 
özelliklerine rağmen MHP’nin belli bir seçmen tabanı dikkat çekmektedir.
MHP’nin sadece ismine ve sembolüne baktığımızda onun ideolojisi hakkında az çok bir fikre sahip 
olabiliriz. MHP’nin ideolojisinin birinci boyutunu Türk-İslâm sentezi oluşturur. Bu sentez parti 
kurulduğunda ortaya atılan bir olgu değildir. Senelerden beri varolan ve günümüze kadar gelen 
birtakım değerlerin birleşimidir. Bu değerler birleşimi Ziya Gökalp’ın “Türkleşmek, İslâmlaşmak, 
Muasırlaşmak” formülüne dayandırılabilir.
Orhan Türkdoğan’ın da dediği gibi ilk defa bir parti dinin Türk toplumu içindeki yerini ve değerini 
belirtmiştir. O güne kadar bir teori şeklinde yer alan din ve milliyetçilik sentezi artık MHP ile 
birlikte siyasî hayata geçiriliyordu.
MHP’nin ideolojisinin ikinci boyutunu “Dokuz Işık” doktrini oluşturmaktadır. Alparslan Türkeş bu 
boyutu “Görüşlerimizin temeli Türk milliyetçiliği ise siyasî aksiyonun dayandığı doktrin 9 Işık’tır” 
şeklinde özetlemiştir.
Çeşitli tarihlerde kabul edilmiş parti programlarında ve Türkeş’in eserlerinde MHP’nin amacı “yeni 
bir devlet düzeni kurmak” olarak belirtilir. Dündar Taşer ise bu amacı “Milliyetçi hareket, yeni 
bir yolun takipçisidir. Bu yol, Türk milletini millet yapan unsurları, asıl benliğine kavuşturmak, 
ona sonradan eklenmiş, ondan olmayan, onun öz benliğine aykırı olan yamalardan kurtarmaktır” 
şeklinde izah etmektedir.
Bu düzeni kurmak için “İslav Marksizmine” veya Anglo-Sakson kapitalizmine” gerek olmaksızın 
“üçüncü bir yol” önerilmektedir. Bu üçüncü yol “dünya proleteryası diktatoryası kurma ütopyasına 
bir tekme vurup tam olarak Türk milletinin güçlenmesini amaç edinen bir millî ülkü” olacaktır. 
Bu ülkü “Türk milletinin toplum olarak büyük bir hızla kalkınmasını sağlayacak yüzde yüz yerli, 
yüzde yüz millî bir doktrin olmalıdır.” Bu doktrinin ruhu “Her şey Türk milleti için, Türk’e doğru 
Türk’e göre prensipleri olmalıdır denilmektedir
MHP antikomünist ve antikapitalist bir tutum aldığını açıklarken “üçüncü yol”un gerçekleşmesinde 
“Dokuz Işık”ın esaslarını şöyle açıklamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder