27 Mayıs Harekâtı sonrasında oluşan MBK, olabildiğince çabuk, iktidarı sivillere devretmek
isteyenlerle, partilerin politik faaliyetine izin verilmeden önce ülkenin siyasî yapısını değiştirecek
reformları gerçekleştirmek isteyenler olarak ikiye bölünmüştü. İkinci grup olarak kabul edilen
Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının oluşturduğu 14’ler grubunun plânı askerî yönetimin en
azından dört yıl, gerekirse daha fazla sürmesi yönündeydi. İki grubun tutumu siyasî olarak CHP
ve İnönü üzerinde yoğunlaştı. Birinci gruptakiler, DP feshedildikten sonra en güçlü siyasî yapı
olduğundan iktidarın CHP’ye devrini öneriyorlardı. Buna karşı 14’ler grubu, iktidarı çok kolay
bir şekilde CHP’lilere teslim etmeye niyetli değildi. Temizlenmiş bir DP’nin yarışmada yer
alabileceğini ummuşlardı. Fakat bunun artık imkânsız olduğu anlaşılınca, ülkede yeni bir siyasî
ortak oluşturuluncaya kadar iktidarın orduda kalmasını tercih ettiler.
Başlangıçta bu grubun üyeleri politikada önemli bir etki gösterebiliyorlardı. Belki de ülkenin
geleceği ile ilgili açık bir plâna sahip tek komite üyesi olan Alparslan Türkeş, Başbakanlık müşaviri
olmuştu. Yine önemli isimlerinden olan Binbaşı Orhan Erkanlı ise önemli ve stratejik bir görev
olan MBK Genel Sekreter Yardımcısı olmuştu.
MBK’da pek çok üye iktidarın sivillere devredilmesi konusunda acele etmediği için, çoğunluk
ikinci gruptan yana idi. Üst rütbeli subaylar başbakanlık, iç işleri bakanlığı, savunma bakanlığı
ve ulaştırma bakanlığı aracılığıyla yönetimi ellerinde bulunduruyorlardı. Diğer taraftan ikinci
gruptakiler ordudaki kariyerlerinden vazgeçmişler ve kimileri de darbede görev alan ve fakat
MBK’da bulunmayan Dündar Seyhan ve Talat Aydemir gibi aktif alt rütbeli subaylarla ilişkilerini
sürdürmelerine rağmen, artık orduyla doğrudan ilişkileri kalmamıştı. Bu nedenle 14’ler grubu,
generaller için bir tehdit oluşturuyordu. Alt rütbeliler, generaller olmadan hükûmeti devirmişlerdi.
Aynı şeyi generallere karşı yapmamaları için hiçbir sebep yoktu. Dolayısıyla iki grup da birbirlerine
karşı bir darbe korkusu içinde bulunuyorlardı.
MBK’da başlayan iç hesaplaşmayı fark ederek tedbir alınması gereğini ilk tespit eden 14’ler grubu
olmasına rağmen rakiplerine karşı inisiyatifi ilk ele alan generaller olmuştur. 21 Eylülde Gürsel
grubundan üyeler 27 Mayıs Hareketini halka açıklamak için Anadolu’da bir propaganda turu
başlattılar. Ertesi gün 14’ler grubunun lideri olan Türkeş, başbakanlıktaki görevinden istifa etti.
Türkeş’in görevinden istifası haberi komitedeki hareketliliği daha da arttırdı.
Eylül ayı içinde MBK, yasama yetkisini MBK’dan devralacak bir Kurucu Meclis oluşturulması
fikrini tartışmaya başlamıştı. MBK’nın iktidarda kalmasını isteyenler bu öneriye karşı çıktılar ve
bunu engelleyeceklerinden de emindiler.
Zira MBK’da kararların alınması beşte dört çoğunluk şartına bağlanmıştı. Birinci gruptakiler böyle
bir çoğunluğu sağlayamayacaklarını biliyorlardı. Bu arada basında da eleştiriler artmaya başlamış
ve MBK’daki bölünme sürekli olarak işlenmiştir.
Cemal Gürsel, MBK içindeki muhalefete rağmen Turhan Feyzioğlu’nu Kurucu Meclis için bir yasa
taslağı hazırlamaya davet etti. 3 Kasım’daki bu görevlendirmeden sonra, MBK’da 14’lerin, Gürsel
grubuna karşı darbe hazırladığına dair haberler yayılmaya başladı. Bu arada Orhan Erkanlı 11
Kasım’da istifa etti ve İstanbul’a gitti. Erkanlı’nın İstanbul’a gidişini darbenin başladığı şeklinde
yorumlayan generaller, işleri tesadüflere bırakmamayı kararlaştırarak 14’lerin tasfiye edilmesi
hareketini başlattılar. Nitekim MBK’nın 14 üyesi 12 Kasımı 13 Kasıma bağlayan gece Gürsel’in
imzaladığı bir emirle tasfiye edilmişler, bir iki gün içinde de aileleriyle birlikte dış ülkelere elçilik
müşaviri olarak gönderilmişlerdi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder