10 Eylül 2014 Çarşamba

Yeniden MHP

Siyasî partileri kapatan 12 Eylül yönetimince yasalaştırılan “Siyasî Partilerin Feshi ve Kanun”un 
19 Haziran 1982’de iptaliyle MHP’nin yeniden açılması gündeme gelmiştir. Bazı yöneticiler 
MHP’nin maddî ve fikrî potansiyelini kucaklayamayan MÇP’nin yeniden açılacak MHP’nin bir 
bileşeni olması gerektiğini savunuyorlardı.
MHP’nin yeniden açılması tartışmaları devam ederken 27 Aralık 1992 günü toplanan MHP’nin son 
kurultayında delegeler, partinin feshine, isminin ve ambleminin MÇP tarafından kullanılabileceğine 
karar vermişlerdir.
Bu gelişme üzerine 24 Ocak 1993’te yapılan Olağanüstü Kongreyle MÇP, MHP adını almış ve 
üç hilâlli amblemin tekrar kullanılmasına karar verilmiştir. Böylece MHP ikinci defa doğmuş, 
“Milliyetçi Hareket” adıyla temsil edilen yaklaşık 30 yıllık misyon, bütün olumsuzluklara rağmen 
ayakta kalmayı başarmıştır.
Cumhuriyet dönemi siyasî partileri içinde MHP, girdiği her seçimde oy oranını daima yükseltebilen 
nadir siyasî partiler arasında gösterilmektedir. MHP, milliyetçiliğin popülerleştiği bir siyasî 
atmosferde 27 Mart 1994 mahallî seçimlere girerek %8.18 oranında oy ile tarihindeki en yüksek 
gücüne ulaşmıştır.
MHP’nin bu yükselişine şüphesiz “ılımlı, makul, uzlaşmacı, sorumlu, bilge devlet adamı”, 
görüntüsü çizen Türkeş’in büyük payı olmuştur. 1989’da Sovyet sisteminin çöküşü ile birlikte 
bu sistem içindeki Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanması, 1984’ten beri devam PKK 
terörürün 1990’lı yıllarda doruğa ulaşması karşısında MHP’nin takip etmeye çalıştığı politika Türk 
kamuoyunda takdirle karşılanmış, bu durum MHP’nin yükselişinde önemli bir rol oynamıştır. 
Ayrıca yükseliş sebeplerinden biri de sorumlu muhalefet anlayışına sahip olmasıdır.
Netice itibarıyla MHP’nin 1989 mahallî seçimlerinden sonra çizdiği yükselen grafik, fikrî alt 
yapısını koruyarak daha geniş kitlelerin hissiyatına tercüman olmasına, fikir partisi ile kitle partisi 
olmanın gereklerini bağdaştırabilen bir yapıya kavuşmasına bağlayabiliriz.
Ancak Aralık 1995’te yapılan genel seçimlerde MHP %8.18 oy toplamasına rağmen %10 barajını 
aşamadığı için TBMM’ye milletvekili sokamamıştır.
Alparslan Türkeş’in 1964 yılında siyasete doğrudan girmesiyle başlayıp 1969 yılında tamamlanan 
süreçte Türk milliyetçiliği davası, derlenip toparlanmaya, daha doktriner bir hüviyet kazanmaya 
başlamış, kendi özgün ve dinamik siyasi partisine kavuşmuştur. Bu süreç, dağınık, siyasi etkinliği 
çok zayıf ve özgüven bunalımı yaşayan bir camianın varlığını çok iyi gözlemleyen, Türk milletinin 
yeni bir dirlik, birlik ve kalkınma hamlesine ihtiyacı olduğunu hisseden siyasî iradenin, inancın, 
kararlığın ürünüdür. Yani Merhum Liderimiz Alparslan Türkeş’in önderliğindeki kadronun 
iradesinin ve çabalarının eseridir. Milliyetçi-ülkücü hareket, büyük ve güçlü Türkiye’nin mimarı 
olarak doğmuş ve gelişmiştir.
Türk milliyetçiliği hareketinin yeniden yapılandırılması aşamasını, bütün milliyetçilerin, 
vatanseverlerin, bütün dağınık parçaların bir araya getirilmesi ile fikri alt yapının geliştirilmesi ve 
projelerin ortaya konması aşaması izlemiştir. Tabi bütün bu aşamalar, çok zorlu ve uzun soluklu 
bir mücadeleyi, ilmik ilmik örülme anlamında zahmetli çabaları ifade etmektedir. Çünkü Türk 
milliyetçileri, önlerine çıkartılan bir çok engeli aşmak, yoğun karalama kampanyalarını göğüslemek 
için olağan üstü çabalar sarf etmek zorunda kalmışlardır. Türk milliyetçiliği davasının doğrudan 
siyasi alana taşındığı, yani rahmetli Başbuğumuzun Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin 
genel başkanı seçildiği günden itibaren başta faşizm olmak üzere sürekli eleştiriler yöneltilmesi, 
Türk gençliğinin çeşitli oyunların içine çekilmeye çalışılması Milliyetçi Hareket’in gelişimini 
etkilemiştir. İşte milliyetçi-ülkücü hareket, bir taraftan bu tür karalama kampanyalarıyla ve terör 
belasıyla uğraşmak, bir tarafta da dünya ve ülke sorunlarıyla ilgilenmek, çözümler üretmek 
durumunda kalmış, siya-si hayatın gereklerini yerine getirmeye çalışmıştır. Bu mücadelenin bir 
de imkânsızlıklar içinde yürütüldüğü düşünüldüğünde, anlamı, önemi ve büyüklüğü daha iyi 
anlaşılmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, böyle bir zorlu mücadele geleneğine ve olumsuzluklara rağmen, 
iktidar ortağı olduğu zamanlarda ülkeye hizmet etmenin en iyi örneklerini sergilemekten de geri 
kalmamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki MHP, ciddiyet, çalışkanlık ve ülke çıkarıyla
özdeşleştirilir olmuştur. Bu dönemde, yine, gençliğin yıkıcı ve bölücü fikirlere kapılmamasında, 
kültürel yabancılaşma hastalığına yakalanmamalarında kalkan işlevi görmüştür. Alparslan Türkeş’in 
önderliğindeki Milliyetçi Hareket, bu tarihî görevini, genç nüfusun millî ve manevî değerlerle 
donanmış idealist bir gençlik olarak yetişmesini sağlayarak yerine getirmiştir.
Türk milliyetçileri, 12 Eylül 1980 sonrasındaki üç yılı kapsayan askerî yönetim döneminde de 
her türlü baskıyla karşı karşıya kalmış ve MHP kapatılmıştır. Aynı şekilde 1983 sonrasındaki 
parçalama teşebbüslerine göğüs germe zorunda kalınmıştır. Ancak, Milliyetçi Hareket kısa süre 
içinde Türkiye’nin ve Türk dünyasının tekrar parlayan yıldızı olmayı başarmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder